Türk Denizcileri.com

Tam Versiyon: Denizcilik Sözlüğü
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Y-Z
Yaka: Yelkenlerin köşelerine ve yakalarına denir.Yakamoz: Su içinde ışık biriktirebilen tekhücrelilerin total yansıma halinde ışıldamasıYalpa: Teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden sancağa dalgaların bordadan alınması ile sallanmasıYalpa omurgası: Teknelerin yalpalamasını azaltmak için karina kısmına baştan kıça doğru uzunan omurga biçimindeki çıkıntı.Yan yelkenler: Yarım serenler ve gizler üzerine açılan yelkenler ile flok ve valenalarYarımoturak: Kürek çekerken ayak dayanılan ağaç puntal [yatay]Yaslamak: Bir teknenin hareket kabiliyetini kaybederek, akıntı veya rüzgar etkisi ile bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine düşmesiYeke: Dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.Yelpaze: Dümenin su içindeki en geniş kısmıYoma: Genellikle kalın halatlara denir.Yürya: Bir palanganın tirentisini veya bir halatın elle çekerken üzerine yatarka mola vermeksizin çekmek.

Zincir manikası: Zincirlik ile üst güverte arasında zincirin arasından geçtiği madeni boru.Zincirlik: Teknelerin baş tarafında başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.Zırh güverte: Eski zırhlı harp gemilerinde mermilerin delip geçmemesi için konan çelik güverte


V
Varagele: İki nokta arasında gerilmiş olan kuvvetlice bir halat üzerinde hareket eden bir makaraya bağlı sepet veya iskemle donanımlı insan ve eşya taşımak için kullanılan donanım.
Vardavela: Teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde personelin korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş demir veya ağaç tiriz.Vardavela punteli: Küpeştelere konmuş olan ağaç veya demir sabit veya yatıp kalkan punteller.Varil: Mancana büyüklüğündeki madeni fıçıVeledibarka: Fırtınalı havalarda pruva ana istrelyası üzerine açılan flok.Veleistralye yelkeni: Pruva direğinden sonra gelen direk üzerine açılan yan yelkenin sereniVelena: Direkler arasındaki istrelyalar üzerine açılan üçgen şeklindeki yelkenler.Vento: Bumbaları ve mataforaları bir taraftan diğer tarafa dirisa edebilmek ve sabit tutabilmek için cundalarından alınan halatlar. Bu halatlar gerekirse palangalara da bağlanır.Vinç: Gemiye yük alıp vermede kullanılan, ambar ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik - elektrik veya istimle açılan makineler.Vira: Vidayı, cıvatayı, ırgat veya vinci çevirmek sarma yönünde verilen komut.Viya: Gemiyi veya tekneyi istenilen rotaya döndükten sonra, istenilen yöne seyredilmesi için verilen komut.Volta: Bir halatın babaya veya biteye bir kez dolaştırmakVolta almak: Halatın veya demir zincirinin birbirine dolaşması.

S-Ş
Safra: Bir teknede denge sağlanması için sintinesine konan ağırlık.Sağanak: Rüzgarın eserken birdenbire şiddetli esmesi.Salma: Bir teknenin rüzgara veya akıntıya bağlı olarak dönmesiSalma omurga: Yelkenli bir teknede içerden indirilip kaldırılan madeni veya ağaç levha.Salpa: Demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığını zincire binmesi.Sancak: Bayrak veya teknenin sağ yarısı, sağ tarafıSancak alabanda: Dümenin sancak tarafa doğru en çok basılabilmesi için verilen emir.Sancak gönderi: Kıç tarafa güverteden sancak çekmek için dikilmiş gönder.Saravele: Yelkenin sarılması için verilen komuta denir.Savlo: Sancak çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık ince halatSelviçev: Yelkenli bir gemi armasındaki hareketli halatlar.Seren: Direkler üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış gönder.Seren yakası: Yelkenlerin derene bağlı üst kısımları. (matafyon yakası).Sığ su: Denizin (genellikle sahil kısmına yakın) herhangi bir kısmında teknelerin seyretmelerine uygun olmayacak şekilde az su bulunan pek derin olmayan yerlere denir.Silyon feneri: Gece ve karanlıkta gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında yaktıkları ufkun 20 kertelik bir sahasından berrak havada en az 5 milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran daha aşağıda olan fenerlerdir. (Beyaz renklidirler).Sintine: Bir teknenin su altında kalan ıslak kısmının iç tarafıdır.Sis işareti: Siste seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtmek üzere düdükle verdikleri işaret.Sis kampanası: Demirde veya şamandırada yatan gemilerin siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları kampanaSiy: A Kürek çekerken tekneyi geriye itmek için verilen komut.Soğra (sokra): Armuz kaplamada, kısa gelen kaplama tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki çizgi.Suga etmek: Vira edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola, suga cıvata vb).Su hattı: Teknenin gövdesinde ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasında meydana gelen çizgi.Sübye armalı: Direklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulunan tekneler.Sülyen: Yeni konan ya da raspa edildikten sonra temizlenmiş olan çelik veya demir saçlar üzerine koruyucu bir astar olarak sürülen genellikle kırmızı renkteki boyaSürme omurga: Salma omurga da denilebilir. [Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan aşağı yukarı hareket ettirilebilen tahta veya madeni levha şeklindeki omurga olup yelkenli teknelerde yelkenle seyir anında devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için kullanılır].

Şapka: Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tablaŞeytan çarmıhı: İki halat arasına ağaç basamaklarla yapılan bordadan sarkıtılan merdiven.


T-U
Talvek hattı: Boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hatTarak gemisi: Limanları ve geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış özel gemiTava: Borda iskelelerinin altında ve üstünde durulacak yer [İskele tavası]Tavlon güverte: Çok güverteli gemilerin üsten itibaren aşağıya doğru beşinci güvertesi.Eski harp gemilerine ait bir güverte katıTayfa: Ticaret gemilerindeki gemicilerTente: Güverteyi yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine açılan branda veya başka bir malzememden yapılmış örtüTente omurgası: Tentenin orta kısmına ve altına konulan ağaçTersane: Gemi yapılan fabrika, tezgah veya sanayi merkeziTirenti: Bir halatın çekilen çımasıTırnak: Demirin kollarının ucundaki tırnak şeklindeki kısımToka etmek: Bir şeyi yerine kadar kaldırmak [Sancak toka etmek, işaret toka]Tornistan: Geri gitmekTramola: Yelkenle seyirde rüzgarın bir kontradan diğer kontraya önce pruvanın geçmesi ile yapılan dönüş.

Uçkurluk: Bir sancağın direk veya rüzgar üstü tarafındaki yakasındaki takviye edilmesi için geçirilen beyaz renkli şerit. Bu taraftaki yakaya uçkurluk yakası ve içinden geçirilen ve iki ucunda da kanca bulunan salvoya da uçkurluk salvosu denir.Uskuna: Pruva direği kabasorta armalı, grandi direği sübye armalı iki direkli yelkenli tekneUsturmaça: Bir birinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının göçmemesi veya boyalarının bozulmaması için araya koydukları ağaç,i lastik, plastik veya halatlardan yapılmış olan, balon, silindir biçimindeki yastık.

R
Radansa: Halatların çımalarında kasa yapmakta kullanılan madeni halka biçimindeki malzeme
Randa yelkeni: Yelkenli bir teknede en geriye açılan yan yelkeni.Roda: Kullanılmamış, açılmamış nebati halat sargısı.Rota: Geminin üzerinde gittiği çizgi.Ruba etmek: Yelkenle rüzgarı başa alarak tekneyi geriletmekRüşvet güverte: Yolcu gemilerinde filikaların üzerine oturtulduğu kalastraların bulunduğu güverte.Rüzgar altı: Rüzgarın estiği yönün aksi.Rüzgar yakası: Bir yelkende rüzgarın estiği taraftaki yaka.Rüzgarüstü: Rüzgarın estiği yön.