13-12-2014, 09:43 PM
Bugün insan beyninde düşüncelerimizi ve hatıralarımızı üreten nöronların (beyin hücreleri) içinde neler olup bittiğini bilmiyoruz. Belki beynimiz bir tür organik kuantum bilgisayar, belki değil. Buna rağmen, bilim adamları insan beyni gibi davranan 3 boyutlu bir “sanal beyin simülasyonu” geliştirdiler.
Basit IQ testlerini geçecek kadar zeki bu simülasyonun adı SPAUN ya da sıkıcı uzun adıyla: Semantik Göstergeli Birleşik Ağ Mimarisi… Dünyanın en zeki sanal beyni SPAUN, Yapay Zekayı geliştirmemizi sağlayacak mı?
Yapay Zeka, Sanal Zeka
Sanal Zekayı çoktan keşfettik. İnternet veya sosyal medyayı tarayarak şirketler için bilgi toplayan otomatik kod satırlarına (bot, örümcek, crawler) sanal zeka diyoruz.
Yandex’te veya Google’da arama yaptığınız zaman, sonuçlara sanal zeka sayesinde erişiyorsunuz. Google ve Yandex, web sitelerini bu tür botlarla tarayarak arama dizinine ekliyor. Bütün iş zekası çözümleri, özellikle sosyal medya analiz programları sanal zeka yazılımlarıyla çalışıyor. iPhone Siri’den Sosyal CRM’e uzanan geniş bir yelpaze bu… İlkel sanal zeka yazılımları her gün değişiyor ve bir gün, karşımıza monitördeki sanal sekreter, banka memuru veya sanal kız arkadaş olarak çıkacak.
…Ama Sanal Zeka, Yapay Zeka değil.
Yapay Zeka insan gibi düşünen, kendi varlığının farkında olan robotlar ve bilgisayarlar demek. Yapay Zekayı geliştirdiğimiz zaman, aslında insanlar gibi hissedebilen, duyguları olan robotlar geliştirmiş olacağız. İster katil Terminator olsun ister sevimli R2D2, Yapay Zekaya daha yolumuz var.
Çünkü, Yapay Zekayı geliştirmek için önce insan beyninin nasıl çalıştığını anlamamız gerek.
Bilgisayarlar Yapay Zekayı geliştirebilir mi?
Fizik dünyasının en ünlü matematikçilerinden Roger Penrose, 1989 yılında yayınladığı “Kralın Yeni Usu” adlı kitabında, bilgisayarlar insan beynini taklit edemez demişti.
Penrose bu düşüncesini, insan beyninin bir kuantum bilgisayar olduğu ve sıradan bilgisayarlar gibi algoritma kullanan bu tür Turing Makineleri ile Yapay Zekayı geliştirmenin imkansız olduğu savına dayandırmıştı.
Penrose’a göre sorun gittikçe daha hızlı bilgisayarlar yapmak değildi. Sorun, bugünkü fizik biliminde kullanılan formüllerin, algoritmaların Yapay Zeka üretmekte yetersiz kalmasıydı. Çünkü Penrose’a göre insan beyni algoritmalarla, bildiğimiz matematik formülleriyle çalışmamaktadır. Bugün bilmediğimiz fizik kurallarıyla çalışmaktadır.
Yapay Zeka uzmanları ile Penrose arasındaki tartışma böyle uzar gider. Oysa şimdi, dikkatinizi Kanadalı bilim adamlarının geliştirdiği 3 Boyutlu Sanal İnsan Beyni Simülasyonu SPAUN’a çekmek istiyorum. Bunun için bir soru daha soracağım:
Penrose haklı olsa bile bilgisayarların yardımıyla Yapay Zekayı geliştiremez miyiz?
Yapay Zeka uzmanlarına göre bu sorunun yanıtı gayet basit: Evet, elimizdeki bilgisayarları kullanarak Yapay Zekayı geliştirebiliriz. Nitekim SPAUN simülasyonu bunu kanıtlıyor.
SPAUN Sanal Beyin Simülasyonunun en büyük başarısı ne biliyor musunuz? Bu özel bilgisayar programı, sadece birkaç “sanal nörondan” yola çıkarak, koca insan beyninin kompleks davranışlarını taklit edebiliyor.
“Sadece birkaç sinir hücresi bütün insan beynini nasıl taklit edebilir?” diye sorabilirsiniz. Haklısınız, yetişkin insan beyninde 86 milyar nöron var. Ancak, bebeklerin yetişkin insan beyni ile doğmadığını akılda bulundurmak gerekiyor.
İnsan beyni yavaş yavaş öğreniyor. Yeni fikirler, düşünceler beynimizde önce sadece birkaç nöronda ortaya çıkıyor. Bu nöronlar diğer beyin hücreleriyle bağ kurdukça, fikirler kafamızda netleşiyor. Kısacası her şey küçükten başlıyor ve basitten karmaşığa gidiyor.
Penrose aslında haklı olabilir. İnsan beyninde düşüncelere, duygulara yol açan elektriksel ve kimyasal süreçleri bilgisayarlarla asla çözemeyebiliriz. Belki de bildiğimiz bilgisayarları ve formülleri kullanarak, insan beyninin nörobiyolojik süreçlerini laboratuvarda üretmeyi asla başaramayız.
Ancak, Yapay Zekayı geliştirmek için insan beyninin atomaltı boyutlarda nasıl çalıştığını bilmemiz şart mı? Bu soruyu başka bir şekilde soralım:
10 yaşındaki çocuğunuzun Lego’dan oyuncak ev yapmak için Lego parçalarının plastikten nasıl üretildiğini bilmesine gerek var mı? Plastiğin hangi moleküllerden oluştuğunu bilmesi şart mı?
Yaptığı oyuncak evi size gülümseyerek gösteren çocuğunuza baktığınızda, bunun ne kadar saçma bir soru olduğunu anlarsınız: Lego’dan oyuncak yapmak için fizik ve kimya bilmenize gerek yoktur.
Yapay Zekayı geliştirmek için de insan beyninin nasıl çalıştığını tüm detayları ile bilmenize gerek yoktur. İnsan beyninde “düşüncelerin nasıl çalıştığını” bilmeniz yeterlidir!
Bu yüzden, insan beyninden çok daha basit sistemler kullanarak Yapay Zeka üretebiliriz. Tıpkı basit Lego parçalarından büyük bir oyuncak ev inşa etmek gibi.
SPAUN Sanal Beyin Simülasyonunun yaptığı da bu. SPAUN’u tasarlayan bilim adamları kuantum fiziği bilmiyor. Bunlar nörolog, nörobiyolog ve bilgisayar programcısı ama fizikçi değil.
Dünyanın ilk bilgisayarı
Dünyanın ilk bilgisayarını İngiliz Mühendis Charles Babbage geliştirdi.
Babbage’ın bilgisayarı elektronik değil, mekanikti… Babbage daha 1820’lerde geliştirdiği bu bilgisayarın sadece bir kısmını tamamlayabildi ama tamamladığı kısım tam 25 bin parçadan oluşuyordu ve 2,4 metre yüksekliğindeydi. Prinçten yapılma bu bilgisayar 13 ton geliyor ve 31 haneye kadar çarpım yapabiliyordu.
Günümüzde modern bir cep hesap makinesi bile 31 haneye kadar işlem yapamaz.
Zaten elektronik hesap makinelerinden önce mekanik hesap makineleri vardı. İngilizler II. Dünya Savaşı’nda Almanların askeri şifrelerini bu tür makinelerle çözdüler. 60’lı yıllarda, muhasebeci dedelerimiz, şirket hesaplarını daktiloya benzeyen mekanik hesap “makineleriyle” yapardı.
Sonuç olarak, bilgisayar işlemi yapmak için modern bir elektronik bilgisayar kullanmak şart değildir. Önemli olan, matematik işlemleri yapabilecek doğru dürüst bir alet geliştirmektir. Nitekim insan beyni de toplama çıkarma yapabilir. Bunun için Intel işlemci kullanmamıza gerek yoktur.
İnsan beyninde 86 milyar nöron var. SPAUN Beyin Simülasyonunda ise sadece 2,5 milyar nöron var
Simülasyonda çok az sayıda sanal nöron bulunuyor ama SPAUN’un insan beynini taklit etmesi için bu yeterli. SPAUN belki laptopun başına oturup roman yazamaz, bir erkeğe aşık olamaz ya da müzik besteleyemez ama basit IQ testlerini geçebilir.
Sanal beyin neler yapıyor?
Rakamlardan oluşan bir alışveriş listesini anlayabiliyor. Basit matematik işlemleri yapabiliyor, zeka sorularını çözebiliyor… Belki sinek kadar zekası var ama en azından sineklerin davranışlarını, hayvanlarda zekanın nasıl ortaya çıktığını ve köpeklerin neden sineklerden zeki olduğunu anlamamızı sağlayabilir (Kedilerin köpeklerden daha zeki olduğunu zaten biliyoruz ).
Üstelik SPAUN bir yazılım, yalnızca bir simülasyon! Hangi bilgisayara koyarsanız orada çalışır. Üniversitelerdeki veri merkezlerinde çalışır, süper bilgisayarlarda çalışır, laptopunuz hızlıysa PC’nizde bile çalışır. İnsan beynine hiç ihtiyacı yok. Demek ki zekanın belirli bir donanım altyapısına ihtiyacı yok.
SPAUN’ı çalıştırdığınız zaman, monitörde renkli noktalar beliriyor ve bunların arasında çizgiler oluşuyor. Bu grafik animasyonlar beyin hücrelerimiz arasındaki elektrik sinyallerini ve beyinde düşünceleri iletmekte kullanılan kimyasal maddeleri (nörotransmitter molekülleri) taklit ediyor.
SPAUN, beynin görme merkezini, motor kontrol sistemlerini (yürüme, oturma kalkma) ve kısa süreli hafızayı benzeştiriyor (taklit etmenin süslü adı).
SPAUN bir resmi kopyalamak veya 3 + 5 +7 gibi bir dizide gelecek sayıyı (9) tahmin etmek gibi 8 farklı işlem yapıyor. Hatta, çözdüğü problemlerin cevabını ekrana yazıyor. Bu konuda ortalama zekaya sahip bir insan kadar becerikli.
Beyin hasarı ve akıl hastalıkları tedavisinde kullanılacak
SPAUN sanal bir beyin ama bu simülasyondaki beyin hücrelerini parça parça silerseniz, SPAUN da beyni kazada hasar görmüş bir insan gibi davranmaya başlıyor: Gördüğünü anlamamak, hafıza kaybı, cevabı ekrana yazamamak gibi durumlar baş gösteriyor.
Bu simülasyon şimdilik 10 rakam ve birkaç sembolle sınırlı ama yakın gelecekte Yapay Zekanın önünü açacak.
Penrose, insani duygular, ahlak ve sanatsal yaratıcılık gibi insani özelliklerin makineler tarafından taklit edilemeyeceğini söylemişti. SPAUN ise basitten karmaşığa giderek bunu yapabileceğimizi gösteriyor.
Kimin haklı çıkacağını zamanla göreceğiz.
Belki Penrose tümüyle haklıdır. Kuantum bilgisayarlar ve kuantum kütleçekim kuramı olmadan, Uzay Yolu’ndaki akıllı robot Data’yı geliştirmemiz imkansızdır. Belki de SPAUN haklıdır ve yapay zekayı geliştirmek için elimizdeki fizik kuralları, matematik modelleri ve bilgisayarlar yeterlidir.
Ancak, SPAUN ile en azından dünyanın ilk robot hasta bakıcılarını geliştirebiliriz. Bu da kendine bakamayan yaşlılara, engellilere ve Alzheimer hastalarına çare olur.
Son söz
DNA’nın çifte sarmal olduğunu bulan iki bilim adamından biri olan Francis Crick, Tübitak’tan çıkan Şaşırtan Varsayım adlı kitabında şöyle demişti: İnsanların bilinçaltı vardır, çünkü insan beyni düşünen bir organ olmakla birlikte, kendi iç işleyişini, nöronların nasıl çalıştığını bilmemektedir. Bu da iyi bir şey. Yoksa beynimizin nasıl çalıştığını bilmek için bize bir beyin daha gerekirdi.
Tabiat ana tutumludur. Bize nasıl çalıştığını bilmeden düşünebilen, fikir üretebilen bir beyin vermiş. Biz de bu sayede beynin bütün sırlarını çözmeden Yapay Zekayı çözebiliriz. Bu zor sırları ancak Penrose’un dediği gibi yeni bir fizik geliştirerek çözebilecek olsak bile!
Basit IQ testlerini geçecek kadar zeki bu simülasyonun adı SPAUN ya da sıkıcı uzun adıyla: Semantik Göstergeli Birleşik Ağ Mimarisi… Dünyanın en zeki sanal beyni SPAUN, Yapay Zekayı geliştirmemizi sağlayacak mı?
Yapay Zeka, Sanal Zeka
Sanal Zekayı çoktan keşfettik. İnternet veya sosyal medyayı tarayarak şirketler için bilgi toplayan otomatik kod satırlarına (bot, örümcek, crawler) sanal zeka diyoruz.
Yandex’te veya Google’da arama yaptığınız zaman, sonuçlara sanal zeka sayesinde erişiyorsunuz. Google ve Yandex, web sitelerini bu tür botlarla tarayarak arama dizinine ekliyor. Bütün iş zekası çözümleri, özellikle sosyal medya analiz programları sanal zeka yazılımlarıyla çalışıyor. iPhone Siri’den Sosyal CRM’e uzanan geniş bir yelpaze bu… İlkel sanal zeka yazılımları her gün değişiyor ve bir gün, karşımıza monitördeki sanal sekreter, banka memuru veya sanal kız arkadaş olarak çıkacak.
…Ama Sanal Zeka, Yapay Zeka değil.
Yapay Zeka insan gibi düşünen, kendi varlığının farkında olan robotlar ve bilgisayarlar demek. Yapay Zekayı geliştirdiğimiz zaman, aslında insanlar gibi hissedebilen, duyguları olan robotlar geliştirmiş olacağız. İster katil Terminator olsun ister sevimli R2D2, Yapay Zekaya daha yolumuz var.
Çünkü, Yapay Zekayı geliştirmek için önce insan beyninin nasıl çalıştığını anlamamız gerek.
Bilgisayarlar Yapay Zekayı geliştirebilir mi?
Fizik dünyasının en ünlü matematikçilerinden Roger Penrose, 1989 yılında yayınladığı “Kralın Yeni Usu” adlı kitabında, bilgisayarlar insan beynini taklit edemez demişti.
Penrose bu düşüncesini, insan beyninin bir kuantum bilgisayar olduğu ve sıradan bilgisayarlar gibi algoritma kullanan bu tür Turing Makineleri ile Yapay Zekayı geliştirmenin imkansız olduğu savına dayandırmıştı.
Penrose’a göre sorun gittikçe daha hızlı bilgisayarlar yapmak değildi. Sorun, bugünkü fizik biliminde kullanılan formüllerin, algoritmaların Yapay Zeka üretmekte yetersiz kalmasıydı. Çünkü Penrose’a göre insan beyni algoritmalarla, bildiğimiz matematik formülleriyle çalışmamaktadır. Bugün bilmediğimiz fizik kurallarıyla çalışmaktadır.
Yapay Zeka uzmanları ile Penrose arasındaki tartışma böyle uzar gider. Oysa şimdi, dikkatinizi Kanadalı bilim adamlarının geliştirdiği 3 Boyutlu Sanal İnsan Beyni Simülasyonu SPAUN’a çekmek istiyorum. Bunun için bir soru daha soracağım:
Penrose haklı olsa bile bilgisayarların yardımıyla Yapay Zekayı geliştiremez miyiz?
Yapay Zeka uzmanlarına göre bu sorunun yanıtı gayet basit: Evet, elimizdeki bilgisayarları kullanarak Yapay Zekayı geliştirebiliriz. Nitekim SPAUN simülasyonu bunu kanıtlıyor.
SPAUN Sanal Beyin Simülasyonunun en büyük başarısı ne biliyor musunuz? Bu özel bilgisayar programı, sadece birkaç “sanal nörondan” yola çıkarak, koca insan beyninin kompleks davranışlarını taklit edebiliyor.
“Sadece birkaç sinir hücresi bütün insan beynini nasıl taklit edebilir?” diye sorabilirsiniz. Haklısınız, yetişkin insan beyninde 86 milyar nöron var. Ancak, bebeklerin yetişkin insan beyni ile doğmadığını akılda bulundurmak gerekiyor.
İnsan beyni yavaş yavaş öğreniyor. Yeni fikirler, düşünceler beynimizde önce sadece birkaç nöronda ortaya çıkıyor. Bu nöronlar diğer beyin hücreleriyle bağ kurdukça, fikirler kafamızda netleşiyor. Kısacası her şey küçükten başlıyor ve basitten karmaşığa gidiyor.
Penrose aslında haklı olabilir. İnsan beyninde düşüncelere, duygulara yol açan elektriksel ve kimyasal süreçleri bilgisayarlarla asla çözemeyebiliriz. Belki de bildiğimiz bilgisayarları ve formülleri kullanarak, insan beyninin nörobiyolojik süreçlerini laboratuvarda üretmeyi asla başaramayız.
Ancak, Yapay Zekayı geliştirmek için insan beyninin atomaltı boyutlarda nasıl çalıştığını bilmemiz şart mı? Bu soruyu başka bir şekilde soralım:
10 yaşındaki çocuğunuzun Lego’dan oyuncak ev yapmak için Lego parçalarının plastikten nasıl üretildiğini bilmesine gerek var mı? Plastiğin hangi moleküllerden oluştuğunu bilmesi şart mı?
Yaptığı oyuncak evi size gülümseyerek gösteren çocuğunuza baktığınızda, bunun ne kadar saçma bir soru olduğunu anlarsınız: Lego’dan oyuncak yapmak için fizik ve kimya bilmenize gerek yoktur.
Yapay Zekayı geliştirmek için de insan beyninin nasıl çalıştığını tüm detayları ile bilmenize gerek yoktur. İnsan beyninde “düşüncelerin nasıl çalıştığını” bilmeniz yeterlidir!
Bu yüzden, insan beyninden çok daha basit sistemler kullanarak Yapay Zeka üretebiliriz. Tıpkı basit Lego parçalarından büyük bir oyuncak ev inşa etmek gibi.
SPAUN Sanal Beyin Simülasyonunun yaptığı da bu. SPAUN’u tasarlayan bilim adamları kuantum fiziği bilmiyor. Bunlar nörolog, nörobiyolog ve bilgisayar programcısı ama fizikçi değil.
Dünyanın ilk bilgisayarı
Dünyanın ilk bilgisayarını İngiliz Mühendis Charles Babbage geliştirdi.
Babbage’ın bilgisayarı elektronik değil, mekanikti… Babbage daha 1820’lerde geliştirdiği bu bilgisayarın sadece bir kısmını tamamlayabildi ama tamamladığı kısım tam 25 bin parçadan oluşuyordu ve 2,4 metre yüksekliğindeydi. Prinçten yapılma bu bilgisayar 13 ton geliyor ve 31 haneye kadar çarpım yapabiliyordu.
Günümüzde modern bir cep hesap makinesi bile 31 haneye kadar işlem yapamaz.
Zaten elektronik hesap makinelerinden önce mekanik hesap makineleri vardı. İngilizler II. Dünya Savaşı’nda Almanların askeri şifrelerini bu tür makinelerle çözdüler. 60’lı yıllarda, muhasebeci dedelerimiz, şirket hesaplarını daktiloya benzeyen mekanik hesap “makineleriyle” yapardı.
Sonuç olarak, bilgisayar işlemi yapmak için modern bir elektronik bilgisayar kullanmak şart değildir. Önemli olan, matematik işlemleri yapabilecek doğru dürüst bir alet geliştirmektir. Nitekim insan beyni de toplama çıkarma yapabilir. Bunun için Intel işlemci kullanmamıza gerek yoktur.
İnsan beyninde 86 milyar nöron var. SPAUN Beyin Simülasyonunda ise sadece 2,5 milyar nöron var
Simülasyonda çok az sayıda sanal nöron bulunuyor ama SPAUN’un insan beynini taklit etmesi için bu yeterli. SPAUN belki laptopun başına oturup roman yazamaz, bir erkeğe aşık olamaz ya da müzik besteleyemez ama basit IQ testlerini geçebilir.
Sanal beyin neler yapıyor?
Rakamlardan oluşan bir alışveriş listesini anlayabiliyor. Basit matematik işlemleri yapabiliyor, zeka sorularını çözebiliyor… Belki sinek kadar zekası var ama en azından sineklerin davranışlarını, hayvanlarda zekanın nasıl ortaya çıktığını ve köpeklerin neden sineklerden zeki olduğunu anlamamızı sağlayabilir (Kedilerin köpeklerden daha zeki olduğunu zaten biliyoruz ).
Üstelik SPAUN bir yazılım, yalnızca bir simülasyon! Hangi bilgisayara koyarsanız orada çalışır. Üniversitelerdeki veri merkezlerinde çalışır, süper bilgisayarlarda çalışır, laptopunuz hızlıysa PC’nizde bile çalışır. İnsan beynine hiç ihtiyacı yok. Demek ki zekanın belirli bir donanım altyapısına ihtiyacı yok.
SPAUN’ı çalıştırdığınız zaman, monitörde renkli noktalar beliriyor ve bunların arasında çizgiler oluşuyor. Bu grafik animasyonlar beyin hücrelerimiz arasındaki elektrik sinyallerini ve beyinde düşünceleri iletmekte kullanılan kimyasal maddeleri (nörotransmitter molekülleri) taklit ediyor.
SPAUN, beynin görme merkezini, motor kontrol sistemlerini (yürüme, oturma kalkma) ve kısa süreli hafızayı benzeştiriyor (taklit etmenin süslü adı).
SPAUN bir resmi kopyalamak veya 3 + 5 +7 gibi bir dizide gelecek sayıyı (9) tahmin etmek gibi 8 farklı işlem yapıyor. Hatta, çözdüğü problemlerin cevabını ekrana yazıyor. Bu konuda ortalama zekaya sahip bir insan kadar becerikli.
Beyin hasarı ve akıl hastalıkları tedavisinde kullanılacak
SPAUN sanal bir beyin ama bu simülasyondaki beyin hücrelerini parça parça silerseniz, SPAUN da beyni kazada hasar görmüş bir insan gibi davranmaya başlıyor: Gördüğünü anlamamak, hafıza kaybı, cevabı ekrana yazamamak gibi durumlar baş gösteriyor.
Bu simülasyon şimdilik 10 rakam ve birkaç sembolle sınırlı ama yakın gelecekte Yapay Zekanın önünü açacak.
Penrose, insani duygular, ahlak ve sanatsal yaratıcılık gibi insani özelliklerin makineler tarafından taklit edilemeyeceğini söylemişti. SPAUN ise basitten karmaşığa giderek bunu yapabileceğimizi gösteriyor.
Kimin haklı çıkacağını zamanla göreceğiz.
Belki Penrose tümüyle haklıdır. Kuantum bilgisayarlar ve kuantum kütleçekim kuramı olmadan, Uzay Yolu’ndaki akıllı robot Data’yı geliştirmemiz imkansızdır. Belki de SPAUN haklıdır ve yapay zekayı geliştirmek için elimizdeki fizik kuralları, matematik modelleri ve bilgisayarlar yeterlidir.
Ancak, SPAUN ile en azından dünyanın ilk robot hasta bakıcılarını geliştirebiliriz. Bu da kendine bakamayan yaşlılara, engellilere ve Alzheimer hastalarına çare olur.
Son söz
DNA’nın çifte sarmal olduğunu bulan iki bilim adamından biri olan Francis Crick, Tübitak’tan çıkan Şaşırtan Varsayım adlı kitabında şöyle demişti: İnsanların bilinçaltı vardır, çünkü insan beyni düşünen bir organ olmakla birlikte, kendi iç işleyişini, nöronların nasıl çalıştığını bilmemektedir. Bu da iyi bir şey. Yoksa beynimizin nasıl çalıştığını bilmek için bize bir beyin daha gerekirdi.
Tabiat ana tutumludur. Bize nasıl çalıştığını bilmeden düşünebilen, fikir üretebilen bir beyin vermiş. Biz de bu sayede beynin bütün sırlarını çözmeden Yapay Zekayı çözebiliriz. Bu zor sırları ancak Penrose’un dediği gibi yeni bir fizik geliştirerek çözebilecek olsak bile!